Türk Anayasa Hukukunda Basın Özgürlüğü

Türk Anayasa Hukukunda Basın Özgürlüğü

Anayasamızda, basın özgürlüğünün özgürlük ve insan haklarının güvence altına alınması açısından önemi vurgulanmıştır. Anayasamızın 26. maddesinde,Herkesin özgürce ifade ve baskı özgürlüğüne sahip olduğu belirtilmektedir. Anayasamızın 28. maddesine göre ise,Herkesin, özgürce görüş ve düşüncelerini ifade etme, yayınlanma ve yayımlanma hakkına sahiptir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Türk Anayasa Hukuku, basının özgürlüğünü temel bir insan hakkı olarak kabul etmekte ve bu özgürlüğü korumaktadır. Buna rağmen, basın özgürlüğü her zaman özgür oldu ve her zaman değerlendirildi. Bu nedenle, Türkiye‘de basın özgürlüğü, ülkenin anayasası ve anayasa hukuku tarafından düzenlenmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının hükümleri, basın özgürlüğünün absolüt bir olgu olduğunu vurgulamaktadır. Anayasa, basın özgürlüğünün her türlü kısıtlanmasını yasaklamakta ve basının çalışmalarının özgürce yürütülmesini koruma yetkisi vermektedir. Anayasa ayrıca herhangi bir rütbe, unvan veya meslekten oluşan makul bir grupla sınırlanmamış bir şekilde basının özgürlüğünün korunmasını güvence altına almaktadır. Bu, insanların özgürce kendi fikirlerini paylaşmasını sağlamaktadır. Türk Anayasa Hukuku da basın özgürlüğünün bir insan hakkı olarak korunmasını desteklemektedir. Anayasa Hukuku, basın özgürlüğünün kendiliğinden hak olarak kabul edilmesini, kısıtlanamaz ve herhangi bir kişinin doğrudan veya dolaylı olarak zarar görmesini engellemek için gerekli önlemleri almayı öngörmektedir. Anayasa Hukuku ayrıca basının özgürlüğünün siyasi ve dinsel düşüncelerden bağımsız olmasını ve basının çalışmalarının özgürce yürütülmesini güvence altına almaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Türk Anayasa Hukuku, basın özgürlüğünün korunmasını güvence altına almak amacıyla bir dizi hüküm ve düzenleme getirmektedir. Bu hükümler, basın özgürlüğünün kişisel hakların korunmasına yardımcı olacak şekilde uygulanmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Türk Anayasa Hukuku, basının özgürlüğünü korumak ve kısıtlamamak için mücadele etmektedir. Basının özgürlüğü her zaman önemli bir mesele olmuştur ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Türk Anayasa Hukuku tarafından korunmaktadır. Ancak bununla beraber basın özgürlüğü, insanların özgürlüklerinin önemli bir öğesidir ve insan haklarının temelidir. Türk Anayasasında, basın özgürlüğünün yeterli ölçüde korunmadığını savunmak yanlış olmaz. Basın özgürlüğü, Anayasa tarafından tanınan ve korunan bir haktır. Ancak, bu hak, Türk yasaları tarafından sık sık ihlal edilmektedir. Öncelikle, basın özgürlüğünü sınırlandıran yasaların olduğunu unutmamalıyız. Örneğin, Türkiye’de, gazetecilerin görevlerini yerine getirmeleri, kamuya veya politikacılara sözleriyle veya yazılarıyla zarar vermekten özellikle sakınmaları gerektiği belirtilmiştir. Mevcut yasalar, gazetecilerin bu tür haberleri yayınlamadan önce kamu otoriteleriyle onay almalarını da zorunlu kılmaktadır. Ayrıca, Türk hükümetinin basın özgürlüğünü kısıtlamak için kullandığı başka yöntemler de mevcuttur. Örneğin, Türk hükümeti, basının kendilerine karşı olumsuz haberler yapmasını engellemek için, gazetecilere yaptırımlar uygulayabilir. Türk hükümeti, başka ülkelerdeki gazetecilere yaptıkları gibi, gazetecileri hapsederek, haklarını kısıtlayarak veya gazeteciliği yaptıkları için onlara cezai işlem uygulayarak basın özgürlüğünü kısıtlayabilir. Sonuç olarak, Türk Anayasasında, basın özgürlüğünün yeterli ölçüde korunmadığını söylemek için yeterli kanıtlar mevcuttur. Mevcut yasalara ve hükümetin bu alandaki faaliyetlerine bakıldığında, bu iddianın doğru olduğu görülmektedir. Bu nedenle, Türk Anayasasında, basın özgürlüğünün yeterli ölçüde korunmadığını savunmak yanlış olmaz.

Buna karşılık, ABD Anayasası, basın özgürlüğünü çok daha güçlü bir biçimde savunmaktadır. Türk Anayasası, Basın Kanununun (Law No. 5187) çerçevesinde basın özgürlüğünün temelini oluşturmaktadır. Anayasanın 28. maddesi, basın özgürlüğünü özgür ve düzenli bir biçimde sağlamayı ifade etmektedir. Ancak, bu güvenceler yeterince korunmamaktadır. Örneğin, 2015 yılında, Türk Anayasa Mahkemesi, iki internet sitesinin kapatılmasını onaylamıştır. Bu, basın özgürlüğünün kısıtlanmasının meşru olduğunu göstermektedir. Basın özgürlüğünün kısıtlanmasının yeterince kontrol edilmediği de görülmektedir. Bu durum, basın özgürlüğünün yeterince korunmadığını göstermektedir. ABD Anayasası ise basın özgürlüğünün güçlü bir biçimde korunmasını sağlamaktadır. ABD Anayasasının 1. maddesi, her türlü basın özgürlüğünün güvence altına alınmasını güvence altına almaktadır. Yürürlükteki yasalar ve kararlar da basın özgürlüğünün ihlal edilmesinin önlenmesini sağlamak için tasarlanmıştır. Örneğin, New York Times v. United States kararı, basın özgürlüğünün güvence altına alınmasını desteklemektedir. ABD Anayasasının basın özgürlüğünün korunması için önlemler almasının yanı sıra, ABD Yüksek Mahkemesi de basın özgürlüğünün korunması için adalete daha fazla önem vermektedir. Bu, ABD Anayasasının basın özgürlüğünü çok daha fazla korumasının bir göstergesidir. Sonuç olarak, Türk Anayasası ve Türk Anayasa Hukuku, basın özgürlüğünün yeterli korunmadığını savunmaktadır. Uygun önlemlerin alınmasına rağmen, Türk Anayasa Hukukunda ve Türk Anayasasında basın özgürlüğünün yeterince korunmadığı ortadadır. Buna karşılık, ABD Anayasası, basın özgürlüğünü çok daha güçlü bir biçimde savunmaktadır. Anayasal güvencelerin yanı sıra, ABD Yüksek Mahkemesi de basın özgürlüğünün korunması için adalete daha fazla önem vermektedir. Bu durum, ABD Anayasasının basın özgürlüğünü çok daha güçlü bir biçimde savunmasının bir göstergesidir.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir