Uluslararası Ceza Hukuku: Temel Bilgiler ve Kavramlar
Uluslararası ceza hukuku veya uluslararası hukuka karşı suçlar hukuku, insanlığın genel barış ve güvenliğine karşı işlenen suçları tanımlayan ve düzenleyen daldır. Uluslararası hukuka karşı suçlar, soykırım ve insanlığa karşı suçları içerir. Uluslararası ceza hukuku kavramı ondokuzuncu yüzyılın sonundan beri varlığını sürdürmektedir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Nazi savaş suçlularının yargılanmasına dayanıyordu. Uluslararası ceza hukuku, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve diğer ağır insan hakları ihlallerinin cezasını tanımlayan bir yasalar bütünü olarak tanımlanır.
Uluslararası ceza hukukunun kökenleri, Nazi savaş suçluları. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Müttefikler, Alman liderleri Avrupa’daki ülkeleri işgalleri sırasında işlenen insanlığa karşı suçlar ve savaş suçlarından yargıladılar. Bu davalar uluslararası ceza hukuku fikrini oluşturdu. Uluslararası ceza hukuku, uluslararası barış ve güvenliği ihlal eden suçları araştırır ve cezalandırır. Uluslararası hukuka karşı suçlar arasında soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar yer alır.
Uluslararası ceza hukuku ağır insan hakları ihlallerini, savaş suçlarını ve soykırımı yani insanlığa karşı suçları araştırır ve cezalandırır. İnsanlığa karşı suçlar, etnik köken, siyasi görüş, sosyal statü veya din temelinde tüm insan gruplarını hedef alan ciddi bir insan hakları ihlalidir. Toplu katliam, köleleştirme, sınır dışı etme, işkence, tecavüz ve zorla kürtajı içerir. İnsanlığa karşı suçlar, savaş suçlarına benzer, ancak barış zamanlarında veya bir ülkenin kimseyle savaş halinde olmadığı zamanlarda işlenir. Savaş suçları, Cenevre Sözleşmesi tarafından belirlenen kuralları veya çatışma zamanlarında sivilleri koruyan yasaları ihlal eder.
Roma Statüsü, Uluslararası Ceza Mahkemesini (UCM) kuran bir antlaşmadır. Bu mahkeme, kişileri uluslararası hukuka aykırı suçlar işlemekten yargılar. ICC, çoğu Avrupa ülkeleri artı Avustralya, Kanada, Çin, Nijerya, Afganistan, Katar, Hindistan ve Nepal olmak üzere 124 ülke tarafından denetlenmektedir. Roma Statüsü’ne taraf olan ülkeler, kendi sınırları içinde uluslararası ceza hukuku ihlalleri işleyen diğer ülkelerden bireyleri kovuşturma sorumluluğunu kabul etmişlerdir. Bu amaçla, kendi vatandaşlarını ilgilendiren davalarda mahkemenin yetkisini kabul etmişler ve mahkeme tarafından suçlanan kişilerin başka ülkelerde yargılanmak üzere iade edilmesini kabul etmişlerdir.
Uluslararası Ceza Mahkemesi, bir mahkeme organı ve bir savcılıktan oluşur. Mahkeme organının 123 yargıcı vardır ve biri barış, diğeri savaş suçları davaları olmak üzere iki bölüme ayrılmıştır. Savcılığın, mahkeme organı veya ilgili bir ülke tarafından sunulan davaları soruşturan 122 personeli vardır; vakaları da kendi inisiyatifiyle araştırır. Bu soruşturmalar, bir bireyi veya grubu uluslararası ceza yasasını ihlal etmekle suçlayacak kadar güçlü bir dava oluşturmak için yapılır; daha sonra bu kişileri mahkemede kovuşturur.
Uluslararası ceza hukuku, kararları belirlemek için üç ana kaynak kullanır: soruşturma, yargılama ve cezalandırma. Soruşturma sırasında savcılar, birisini uluslararası ceza hukukunu ihlal etmekle suçlayacak kadar güçlü bir dava oluşturmadan önce görgü tanıklarından ve mağdurlardan kanıt toplar. Duruşma sırasında savcılar, tanıkların ve mağdurların ifadelerinin yanı sıra ilgili yasalara ilişkin uzman görüşlerini içeren kanıtları mahkeme organına sunar. Ceza, bir suçlu kararını takip etmelidir; söz konusu mahkeme üyeleri tarafından hangi cezalara karar verildiğine bağlı olarak, buna müebbet hapis veya infaz da dahil olabilir.
Birçok ülkede hala uluslararası ceza yasasını ihlal eden ancak uluslararası bir mahkeme aracılığıyla adalet arama imkânı olmayan kişileri cezalandıran yasalar bulunmaktadır. Bunun nedeni, bu ülkelerin vatandaşlarının insan haklarını ihlal etmekten sorumlu olanları yargılamak için gerekli siyasi iradeye sahip olmamasıdır; vatandaşlarının yardım çığlıkları cevapsız kalıyor çünkü kimse onları duymak veya onlar adına harekete geçmek istemiyor. Bu ülkeler ayrıca uluslararası ceza hukuku ihlallerini soruşturmak veya bu tür soruşturmalar başka yollarla yapılıyorsa failleri kovuşturmak için gerekli kaynaklardan da yoksundur. Sonuç olarak, uluslararası ceza mahkemeleri, Roma Statüsü’nü onaylamış ülkelerde bile yeterince kullanılmamaktadır.