İçindekiler
- 1 Dolandırıcılık ve Nitelikli Dolandırıcılık Suçu
- 1.1 Dolandırıcılık Suçu
- 1.2 Nitelikli Dolandırıcılık Suçu
- 1.2.1 Dinî İnanç ve Duyguların İstismar Edilmesi (a Bendi)
- 1.2.2 Tehlikeli Durum veya Zor Şartlardan Yararlanma (b Bendi)
- 1.2.3 Algılama Yeteneğinin Zayıflığından Yararlanma (c Bendi)
- 1.2.4 Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Kullanılması (d Bendi)
- 1.2.5 Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına İşlenmesi (e Bendi)
- 1.2.6 Bilişim Sistemleri ve Bankaların Kullanılması (f Bendi)
- 1.2.7 Basın ve Yayın Araçlarının Kullanılması (g Bendi)
- 1.2.8 Ticari Faaliyet Sırasında İşlenmesi (h Bendi)
- 1.2.9 Meslek Güveninin Kötüye Kullanılması (i Bendi)
- 1.2.10 Haksız Kredi Açılması (j Bendi)
- 1.2.11 Sigorta Dolandırıcılığı (k Bendi)
- 1.2.12 Kamu Görevlisi veya Banka Çalışanı Kimliğiyle İşlenmesi (l Bendi)
- 1.2.13 Nitelikli Dolandırıcılık Suçunun Cezai Yaptırımları
- 1.2.14 Suçun Örgütlü Şekilde İşlenmesi
- 1.2.15 Görevli ve Yetkili Mahkemeler
- 1.2.16 Dolandırıcılık Suçunun Yaygınlaşma Nedenleri
- 1.2.17 Cezada İndirim Sebepleri
- 1.2.18 Ceza Ertelemesi Mümkün Müdür?
- 1.2.19 Masum Biri Hangi Durumlarda Bu Suçtan Yargılanabilir?
- 1.2.20 Dava ve Savunma Süreci
- 1.2.21 Avukat Desteğinin Önemi
- 1.3 Avukat Desteği
- 1.4 Gizlilik
Dolandırıcılık ve Nitelikli Dolandırıcılık Suçu
Dolandırıcılık, bireylerin veya kurumların maddi çıkarlarını hedef alarak hileli davranışlarla aldatılması ve haksız kazanç sağlanması şeklinde tanımlanabilecek bir suçtur. Bu suç, toplumun güven duygusunu zedeleyen, mağdurların maddi kayıplarına yol açan ve toplumsal düzeni tehdit eden bir niteliğe sahiptir. Dolandırıcılık suçu, insanlık tarihinin en eski suç tiplerinden biri olarak kabul edilmekte olup, modern çağda da farklı şekillerde varlığını sürdürmektedir. Özellikle teknolojinin ilerlemesi ve dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte dolandırıcılık suçları daha karmaşık hale gelmiş, çeşitli yöntemlerle farklı platformlarda işlenmeye başlanmıştır.
Türk Ceza Kanunu (TCK), dolandırıcılık suçunu kapsamlı bir şekilde ele alarak bu suça karşı toplumu korumayı amaçlamaktadır. TCK’nın 157. maddesi dolandırıcılığın basit şekline ilişkin düzenlemeler içerirken, 158. maddesi ise dolandırıcılığın daha ağır ve topluma daha fazla zarar verebilecek nitelikteki türlerini, yani nitelikli dolandırıcılık suçunu tanımlamaktadır. Nitelikli dolandırıcılık, basit dolandırıcılıktan farklı olarak, suçun işlenişinde belirli ağırlaştırıcı unsurların varlığına bağlı olarak daha yüksek cezai yaptırımları gerektirir. Bu unsurlar, mağdurun özel durumu, suistimal edilen güvenceler, kullanılan araçlar veya dolandırıcılığın gerçekleştirilme biçimi gibi faktörlere dayanır.
Dolandırıcılık ve nitelikli dolandırıcılık suçları, hem bireylerin hem de toplumun güvenliğini doğrudan etkileyen suçlar olarak ceza hukukunun önemli konularından birini oluşturmaktadır. Bu suçlarla etkin bir şekilde mücadele edilmesi, adalet sisteminin toplumsal barışı ve düzeni sağlama görevlerinin başında gelir. Bu bağlamda, TCK’nın ilgili maddeleri, dolandırıcılık ve nitelikli dolandırıcılık suçlarına karşı caydırıcılığı artırmak, mağdurları korumak ve toplumun genel güvenini sağlamak amacıyla detaylı düzenlemeler içermektedir.
Dolandırıcılık Suçu
Dolandırıcılık suçu, hileli davranışlarla bir kimseyi aldatarak onun veya başkasının zararına, kendisine ya da başkasına haksız bir menfaat sağlamak şeklinde tanımlanabilir. Türk Ceza Kanunu’nun 157. maddesinde düzenlenen bu suç, mağduru yanıltma amacı güden aldatıcı hareketlerle ortaya çıkmaktadır. Dolandırıcılık suçu, mağdurun iradesini sakatlayarak yanlış bir kanaate varmasını ve bu doğrultuda bir karar almasını sağlamayı amaçlar. Bu nedenle, dolandırıcılık suçu, hem kişinin malvarlığını korumayı amaçlayan bir mülkiyet suçu hem de toplumsal güveni sarsan bir suç olarak kabul edilir. Temel şekliyle işlendiğinde dahi toplumda ciddi huzursuzluk yaratan bu suç, belirli durumlar altında işlenmesi halinde ise “nitelikli dolandırıcılık” olarak adlandırılmakta ve daha ağır cezai yaptırımlara tabi tutulmaktadır.
Nitelikli dolandırıcılık suçunun varlığı, dolandırıcılık suçunun işleniş biçimindeki belirli niteliklerin, suçun ağırlığını artıracak şekilde varlık göstermesiyle ortaya çıkar. Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesi, dolandırıcılık suçunun bu tür nitelikli hallerini ayrıntılı olarak düzenlemektedir. Burada, suçun daha organize ve sistematik bir şekilde işlendiği, mağduru aldatma kapasitesinin daha yüksek olduğu veya kamu düzeni ve güvenini daha derinden zedeleyen durumlar dikkate alınarak cezai yaptırımlar artırılmıştır. Nitelikli dolandırıcılık suçunun düzenlenmesindeki temel amaç, hem bireylerin hem de toplumun genel olarak korunmasıdır. Bu nedenle, suçu oluşturan eylemin niteliği, kullanılan araçlar, mağdurun özel durumu ve failin konumu gibi faktörler, suçu nitelikli hale getirerek daha ağır cezaların uygulanmasına yol açmaktadır.
Nitelikli Dolandırıcılık Suçu
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 158. maddesi, dolandırıcılık suçunun toplumda daha fazla zarar ve tehlike yaratabilecek nitelikli şekillerini tanımlar ve bu unsurların varlığı halinde cezayı artırıcı hükümler öngörür. Bu madde, dolandırıcılığın basit şekline nazaran daha ağır yaptırımlar uygulanmasını gerektiren durumları belirleyerek, suçun topluma ve bireylere verdiği zararların önlenmesini amaçlar. Maddenin gerekçesi, nitelikli dolandırıcılık suçunun toplumda güven duygusunu derinden zedeleyen, yalnızca maddi değil aynı zamanda manevi zararlar da doğuran bir suç türü olduğunu vurgulamaktadır. Bu nedenle, suçun işleniş biçimine ve mağdurlar üzerindeki etkisine bağlı olarak, daha ağır cezai yaptırımlar öngörülmektedir.
Dinî İnanç ve Duyguların İstismar Edilmesi (a Bendi)
Bu bent, dolandırıcılığın, mağdurların dini inanç ve duygularını istismar ederek gerçekleştirilmesini kapsar. Dini inançlar, bireylerin manevi dünyasında çok önemli bir yere sahiptir ve bu inançların kötüye kullanılması, toplumsal güveni derin bir şekilde sarsabilir. Dolandırıcılar, dini değerleri sömürerek kişilerin manevi hassasiyetlerini suistimal edebilir ve bu yolla haksız çıkar sağlayabilir. Örneğin, hayır kurumları adı altında para toplayan ancak bu paraları kişisel amaçlarla kullanan kişiler, bu kapsama girer. Böyle bir dolandırıcılık, dini inançlara duyulan saygının ve güvenin yitirilmesine yol açtığı için ağırlaştırılmış ceza gerektirir.
Tehlikeli Durum veya Zor Şartlardan Yararlanma (b Bendi)
Bu bentte düzenlenen nitelikli dolandırıcılık türü, mağdurun tehlikeli veya zor bir durumda olmasından faydalanmayı ifade eder. Doğal afetler, salgın hastalıklar, trafik kazaları gibi durumlar, bireylerin zor anlar yaşadığı ve genellikle yardım arayışına girdiği süreçlerdir. Dolandırıcılar, bu tür zor koşulları fırsata çevirerek mağdurların zayıflıklarını istismar ederler. Bu suistimal, mağdurların mevcut zor durumlarını daha da kötüleştirir ve dolandırıcılar için ağırlaştırılmış cezai yaptırımları gerektirir.
Algılama Yeteneğinin Zayıflığından Yararlanma (c Bendi)
Bu bent, dolandırıcılığın mağdurun algılama yeteneğinin zayıf olduğu durumlarda işlenmesini kapsar. Algılama yeteneği zayıf olan bireyler, yaşlılar, küçük çocuklar, zihinsel engelli kişiler gibi grupları içerir. Bu bireylerin aldatılması, dolandırıcılık suçunun daha ağır cezalandırılmasını gerektirir. Çünkü bu bireyler, korunmaya ve özel ilgiye ihtiyaç duyarlar; onların zayıflıklarının suistimal edilmesi, suçun ciddiyetini artıran bir unsurdur.
Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Kullanılması (d Bendi)
Kamu kurum ve kuruluşları, toplumda genel olarak güven duyulan yapılar olarak kabul edilir. Bu kurumların dolandırıcılık amacıyla kullanılması, dolandırıcılık suçunun ciddiyetini artırır. Örneğin, sahte belgeler düzenleyerek bir kamu kurumunun adını kullanan dolandırıcılar, toplumun bu kurumlara duyduğu güveni kötüye kullanmış olur. Bu tür suçlar, kamu düzenini ve güvenliğini tehdit ettiği için ağırlaştırılmış cezai yaptırımlara tabi tutulur.
Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına İşlenmesi (e Bendi)
Bu bentte düzenlenen nitelikli dolandırıcılık türü, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına işlenmesini içerir. Kamu kaynaklarının dolandırıcılık yoluyla zarara uğratılması, toplumsal düzeni tehdit eden ve kamu güvenini sarsan bir durumdur. Örneğin, kamu ihalelerine fesat karıştırarak dolandırıcılık yapan kişiler, bu kapsama girer. Bu tür eylemler, kamu kaynaklarının verimsiz kullanılmasına ve kamu hizmetlerinin aksamasına yol açtığı için ağır cezalarla karşılanır.
Bilişim Sistemleri ve Bankaların Kullanılması (f Bendi)
Bilişim sistemlerinin gelişimi, dolandırıcılık suçlarının yeni bir boyut kazanmasına neden olmuştur. Bu bent, dolandırıcılığın bilişim sistemleri, bankalar veya kredi kurumları aracılığıyla işlenmesini kapsar. İnternet üzerinden yapılan dolandırıcılıklar, kimlik avı (phishing) saldırıları, sahte internet siteleri gibi yöntemlerle gerçekleştirilebilir. Bu tür dolandırıcılık, mağdurların daha geniş bir kitle olmasını sağladığı gibi, suçun izlenebilirliğini de zorlaştırır. Bu nedenle, bilişim sistemleri ve bankacılık kanalları kullanılarak işlenen dolandırıcılık suçları daha ağır cezalara tabidir.
Basın ve Yayın Araçlarının Kullanılması (g Bendi)
Basın ve yayın organlarının sağladığı yaygın erişim, dolandırıcılığın bu araçlar kullanılarak işlenmesini daha tehlikeli hale getirir. Bu tür dolandırıcılık, geniş kitlelere ulaşma ve daha büyük zarar verme potansiyeline sahiptir. Basın ve yayın araçları, toplumun bilgi kaynağı olarak görüldüğünden, bu araçların dolandırıcılık amaçlı kullanılması, toplumsal güveni ciddi biçimde zedeler. Dolayısıyla, bu gibi suçlar ağırlaştırılmış cezai yaptırımlarla karşılanır.
Ticari Faaliyet Sırasında İşlenmesi (h Bendi)
Ticaret, güvene dayalı bir faaliyettir ve ticari ilişkilerde güvenin kötüye kullanılması, ekonomik düzeni olumsuz etkiler. Bu bent, dolandırıcılığın ticaretle uğraşan kişiler veya şirket yöneticileri tarafından, ticari faaliyetler sırasında işlenmesini kapsar. Örneğin, sahte beyanlarla mal veya hizmet satışı yaparak dolandırıcılık suçu işleyen bir kişi, bu bent kapsamında değerlendirilir. Ticari hayatın güvenilirliğini sarsan bu tür eylemler, daha ağır cezalarla cezalandırılır.
Meslek Güveninin Kötüye Kullanılması (i Bendi)
Bu bent, serbest meslek sahiplerinin mesleklerinden kaynaklanan güveni kötüye kullanarak dolandırıcılık yapmalarını kapsar. Avukatlar, doktorlar, mali müşavirler gibi meslek sahipleri, mesleklerinden dolayı toplumda yüksek bir güvene sahiptir. Bu güvenin suistimal edilmesi, sadece bireylerin değil, mesleğin genel itibarı ve toplumdaki saygınlığını da olumsuz etkiler. Dolayısıyla, meslek güveninin kötüye kullanılması suretiyle işlenen dolandırıcılık suçları, daha ağır cezai yaptırımlara tabi tutulur.
Haksız Kredi Açılması (j Bendi)
Haksız kredi açılması, dolandırıcılığın bankacılık sektöründe ciddi sonuçlar doğurabilecek bir türüdür. Banka veya kredi kurumlarından, yanıltıcı bilgi veya sahte belgelerle kredi temin edilmesi, bu bent kapsamında değerlendirilmektedir. Bankaların yanıltılması ve bu yolla haksız menfaat sağlanması, finansal sistemin güvenliğini tehdit eder. Bu tür eylemler, daha ağır cezalarla karşılanır.
Sigorta Dolandırıcılığı (k Bendi)
Sigorta dolandırıcılığı, sigorta kurumlarını hedef alan bir dolandırıcılık türüdür. Bu bent, sigorta bedelini haksız yere almak amacıyla yapılan dolandırıcılığı kapsar. Sahte hasar raporları düzenleyerek veya kaza, yangın gibi olayları gerçekte olmadıkları halde varmış gibi göstererek sigorta şirketlerinden haksız ödeme talep eden kişiler, bu suçu işlemiş sayılır. Sigorta dolandırıcılığı, sigorta şirketlerinin yanı sıra sigortalı bireyleri de zarara uğrattığı için ağırlaştırılmış cezai yaptırımlarla karşılanır.
Kamu Görevlisi veya Banka Çalışanı Kimliğiyle İşlenmesi (l Bendi)
Son olarak, bu bent, dolandırıcılığın kamu görevlisi veya banka, sigorta, kredi kurumu çalışanı gibi kimlikler kullanılarak işlenmesini kapsar. Dolandırıcılar, bu tür unvanları kullanarak mağdurları daha kolay kandırabilirler. Örneğin, kendisini bir banka görevlisi olarak tanıtan bir kişi, mağdurlardan bankacılık bilgilerini talep ederek dolandırıcılık yapabilir. Bu gibi durumlar, toplumda güvenlik ve adalet duygusunu zedelediği için ağırlaştırılmış cezai yaptırımlara tabi tutulur.
Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesi, bu şekilde dolandırıcılık suçunun topluma ve bireylere verdiği zararları en aza indirmeyi hedefleyen, çeşitli ağırlaştırıcı unsurlar içeren kapsamlı bir düzenlemeyi içermektedir. Suçun işleniş biçimi ve mağdurlar üzerindeki etkileri dikkate alınarak, toplumun güvenliğini ve düzenini korumak amacıyla daha ağır cezai yaptırımlar uygulanmaktadır.
Nitelikli Dolandırıcılık Suçunun Cezai Yaptırımları
TCK 158. maddeye göre, nitelikli dolandırıcılık suçunu işleyen kişi, üç yıldan on yıla kadar hapis cezası ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Ancak, suçun kamu kurum ve kuruluşlarının zararına işlenmesi, bilişim sistemlerinin veya banka ve kredi kurumlarının araç olarak kullanılması gibi bazı durumlarda hapis cezasının alt sınırı dört yıldan az olamaz ve adli para cezası suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.
Suçun Örgütlü Şekilde İşlenmesi
Nitelikli dolandırıcılık suçunun, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi veya suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu düzenleme, dolandırıcılık suçunun örgütlü yapılar tarafından işlenmesini engellemeyi ve bu tür suçlarla mücadeleyi güçlendirmeyi amaçlamaktadır.
Nitelikli dolandırıcılık suçu, toplumda güven duygusunu zedeleyen ve mağdurlara maddi ve manevi zararlar veren bir suçtur. Türk Ceza Kanunu, dolandırıcılık suçunun belirli hallerde işlenmesi durumunda cezai yaptırımları ağırlaştırarak, bu tür suçların önlenmesini ve toplumsal düzenin korunmasını hedeflemektedir. Nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin düzenlemeler, bireylerin ve kurumların korunmasına yönelik hukuki bir çerçeve sunar ve adaletin sağlanması adına önemli bir rol oynar.
Dolandırıcılık ve nitelikli dolandırıcılık suçları, toplumsal güveni zedeleyen ve bireylerin ekonomik çıkarlarını tehdit eden önemli suçlar arasında yer alır. Bu suçların yargı süreçleri, cezai düzenlemeleri ve savunma stratejileri, hem mağdurların hem de suçla itham edilen bireylerin haklarının korunması açısından büyük önem taşır. Bu kapsamda, dolandırıcılık suçuna ilişkin görevli ve yetkili mahkemeler, bu suçun yaygınlaşmasının nedenleri, ceza indirimi ve ceza ertelemesi gibi cezai düzenlemeler, masum bireylerin bu suçlardan nasıl yargılanabileceği, dava ve savunma süreçleri ile avukat desteğinin önemi gibi konular detaylı bir şekilde ele alınmalıdır.
Görevli ve Yetkili Mahkemeler
Dolandırıcılık ve nitelikli dolandırıcılık suçlarına ilişkin yargılamalar, genellikle nitelikli dolandırıcılık suçları, suçun işleniş şekli ve verdiği zarar itibarıyla daha ağır yaptırımları gerektirdiğinden, bu tür davaların yargılaması Ağır Ceza Mahkemelerinde gerçekleştirilir. Yetkili mahkeme ise suçun işlendiği yer mahkemesi olarak belirlenir. Dolandırıcılık suçlarında, suçun işlendiği yerin tespiti, mağdurun yanıltıldığı yer veya suç fiilinin gerçekleştirildiği yer olarak kabul edilebilir.
Dolandırıcılık Suçunun Yaygınlaşma Nedenleri
Dolandırıcılık suçlarının yaygınlaşmasının arkasında çeşitli sosyal, ekonomik ve teknolojik faktörler yer almaktadır. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, internet ve bilişim sistemlerinin suç unsuru olarak kullanılması, dolandırıcılığın yaygınlaşmasına neden olmuştur. Özellikle, internet üzerinden gerçekleştirilen kimlik avı ve sahte internet siteleri yoluyla yapılan dolandırıcılık, bu suçun daha da yaygınlaşmasına sebep olmaktadır. Ayrıca, ekonomik zorluklar, işsizlik ve gelir dağılımındaki adaletsizlik gibi faktörler de dolandırıcılık suçlarının artmasına zemin hazırlamaktadır. Dolandırıcıların kolay para kazanma amacı ve mağdurların dikkat eksikliği veya bilgisizliği de bu suçların yaygınlaşmasını artıran unsurlar arasında yer almaktadır.
Cezada İndirim Sebepleri
Dolandırıcılık suçunda cezada indirim uygulanabilecek bazı haller bulunmaktadır. TCK’ya göre, sanığın suçunu ikrar etmesi, mağdurun zararını gidermesi veya suçun işleniş biçimi ve sanığın kişisel durumlarının dikkate alınarak cezada indirime gidilebilir. Özellikle, sanığın etkin pişmanlık göstererek, mağdurun zararını tazmin etmesi, cezada indirime neden olabilir. Bu tür durumlarda, sanığın suçu işledikten sonra pişmanlık göstermesi ve mağdurun zararını telafi etmeye yönelik adımlar atması, ceza indirimine zemin hazırlayabilir.
Ceza Ertelemesi Mümkün Müdür?
Ceza ertelemesi, sanığın belirli şartları yerine getirmesi koşuluyla cezanın infazının ertelenmesi anlamına gelir. Dolandırıcılık suçunda ceza ertelemesi, genellikle hapis cezasının kısa süreli olduğu durumlarda mümkün olabilir. Sanığın daha önce sabıkasız olması, suç işleme eğiliminin düşük olması ve mahkemenin erteleme kararını uygun bulması durumunda, ceza ertelenebilir. Ancak, nitelikli dolandırıcılık gibi ağır suçlarda, ceza ertelemesi kararı verilmesi daha zor ve nadir bir durumdur.
Masum Biri Hangi Durumlarda Bu Suçtan Yargılanabilir?
Dolandırıcılık suçunda masum bir kişinin yargılanması, genellikle yanlış anlaşılmalar veya delil yetersizliğinden kaynaklanabilir. Örneğin, masum bir kişi, dolandırıcılık suçunu işleyen gerçek fail tarafından kullanılarak suça karışmış gibi görünebilir. Ayrıca, sahte belgeler veya yalan beyanlar, masum bir bireyin bu suçtan yargılanmasına yol açabilir. Bu nedenle, dolandırıcılık suçundan yargılanan masum bireylerin, güçlü bir savunma ve delil sunma yeteneği olan avukatlarla çalışması önemlidir.
Dava ve Savunma Süreci
Dolandırıcılık suçunun dava süreci, suçun işlendiği yer Cumhuriyet Savcılığına yapılan suç duyurusuyla başlar. Savcılık, yapılan şikayet ve deliller doğrultusunda soruşturma başlatır. Suçun işlendiğine dair yeterli delil bulunması durumunda, dava açılır ve süreç mahkemede devam eder. Dava sürecinde, delillerin toplanması, tanık ifadelerinin alınması ve tarafların savunmalarının dinlenmesi gibi aşamalar yer alır. Savunma süreci ise sanığın kendisini suçlamalardan aklamak için sunacağı delilleri, tanıkları ve yasal argümanları içerir.
Avukat Desteğinin Önemi
Dolandırıcılık suçlarında avukat desteği, hem sanık hem de mağdur için büyük önem taşır. Suçlamalarla karşı karşıya kalan bir bireyin, hukuki süreçleri anlaması ve etkin bir savunma yapabilmesi için alanında uzman bir ceza avukatına ihtiyaç duyması kaçınılmazdır. Avukatlar, müvekkillerinin haklarını korumak, delil toplamak ve savunma stratejilerini belirlemek için kritik bir rol üstlenir. Aynı şekilde, mağdurların haklarının savunulması ve zararlarının tazmin edilmesi için de avukat desteği şarttır. Avukatların hukuki bilgi ve tecrübesi, davanın seyrini ve sonucunu önemli ölçüde etkileyebilir.
Avukat Desteği
Randevu almak için çalışma saatleri içerisinde aşağıdaki telefon aracılığı ile ulaşabilir veya aşağıdaki adrese mail atabilirsiniz.
Gizlilik
Avukatlık mesleğinin en önemli etik ilkelerinden biri gizlilik olup, hukuk büromuz; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile belirlenen gizlilik ve sır saklama ilkesini büyük bir özen ve hassasiyet göstererek uygulamaktadır. Bununla beraber ofisimiz, müvekkillere ait bilgi, belge ve verileri sır tutma yükümlülüğü ve veri sorumluluğu kapsamında gizli tutmakta, üçüncü kişilerle ve kurumlarla hiçbir durumda ve hiçbir şekilde paylaşmamaktadır. Bu bağlamda ofisimiz, dava dosyaları ile ilgili sır saklama yükümlülüğüne uyulacağını yazılı olarak da ilke edinmiştir.